Öncelikle Doğuş arkadaşımızın bir komünist olduğunu düşünmediğimizi,
bugün eylemini gerçekleştirdiği kürsünün ise sosyalist bir ülkenin
değil, işgal rejiminin kürsüsü olduğunu belirtelim.
Doğuş uzun yıllardır ülkedeki bir çok toplumsal sorunla ilgili ilerici tavır alan demokratik
kişiliğe sahip bir arkadaşımızdır. Kendisi ülkedeki ilerici, demokrat
kişilerin çok büyük bir bölümünün olduğu gibi bizim rejim partisi olarak
kabul ettiğimiz partilere üyedir ve bu partiler içerisinde mücadele
etmektedir. Bu konumları onları kendi kişisel özellikleri ne isterse
olsun, günün sonunda mevcut rejimin sürüdürülmesine katkı koyar
pozisyona koymaktadır. Çünkü özellikle Doğuş Derya gibi muhalif
kişilikler sayesinde kitlelerin rejimle bütünleşmiş partilerden
kopmalarının önüne geçilmektedir. Buraya kadar olan saptamaları yapmak
için çok da büyük analizler yapmaya gerek yoktur. Ve bizler de bu
olguların bilincindeyiz.
Peki bu olgular ortadayken Doğuş Derya
arkadaşın bugün yaptığı çıkışı desteklemek bir devrimci komünist için
gerekli midir? Bizce gereklidir! Çünkü bu çıkış rejimle bütünleşmiş olan
CTP liderliğinin bilgisinde yapılan ve kitleleri CTP’ye yakınlaştırmak
için yapılmış değildir, dahası bu çıkış CTP liderliğine rağmen, Doğuş
Derya arkadaşın kendi kişisel duruşundan, kendi taşıdığı toplumsal
sorumluluk hislerinden kaynaklıdır. Desteklenmelidir çünkü bu çıkışla
ortaya konan, kendi yemin metninde ortaya konan siyasal duruşun tamamı
desteklenmeycekse dahi; rejimle bütünleşmiş parti liderliğine karşı
çıkışı, ortaya koyduğu siyasal yaklaşım ile ülkemizin işgal altındaki
kuzey yarısında kurulu yapıya (net bir işgal karşıtlığını dillendirmese
dahi) açık bir karşı duruşu dile getirmesi, “emeğin sömürülmediği, adil
ve eşit bir düzen”e vurgu yaparak, ayrılıklı KKTC’yi değil, birleştirici
federal bir Kıbrıs’ı açıkca destekleyen bir duruştur. Ve bu duruş işgal
rejiminin meclis kürsüsünde, işlgal rejimine karşı sergilenen bir
duruştur! Bu işgal meclisi içerisinde Doğuş Derya arkadaştan daha
ilerisini beklemek zaten boşuna olurdu, çünkü onun böyle bir iddiası
zaten bulunmuyordu. Bunun daha ilerisini bu seçimlerde ancak BKP
Toplumsal Varoluş Güçleri listesinden o meclise girecek birileri
yapabilirdi. Ancak böyle birisi orada bulunmuyor ve ancak BKP Toplumsal
Varoluş Güçleri listesinden seçilecek birisinin yapabileceğini CTP’den
seçilen birisinden beklemek biraz saflık olurdu. Zaten bu olabilecek
olsa o zaman BKP TVG ile CTP arasında bir fark olmamış olurdu, ki siyasi
kör olmayan herkes bu farkı görebilmektedir.
Doğuş Derya
arkadaş yapabileceğinin en ilerisini yapmıştır ve bugüne kadar Doğuş
arkadaştan daha keskin görünümlerle o işgal meclisine girenlerin onun
kadar sağlam duramadıkları dikkate alındığında evet Doğuş arkadaşın bu
duruşu kendi bağlamında toplumsal sorumluluklarını gözardı etmeyerek
yapılan onurlu bir duruştur. Ki burada Doğuş ile birlikte seçilmiş olan
ve Doğuş ile benzer duruşlara sahip kişilerin bugün hiç bir duruş
sergilemedikleri de dikkate alınmalıdır. Yani Doğuş bugün kendisinin
gidebileceği en ileri noktaya giderken onlar çizili sınırların dışına en
ufak bir çıkış dahi yapma cesaretini gösterememişlerdir!
Tüm
bunlar yanında Doğuş Derya tarafından yapılan kendi yemininde ortaya
koyduğu siyasal açılım bizler açısından yetersiz olsa bile, tüm moral
değerleri çökmüş olan ve toplumsal mücadeleden umudunu yitirmiş olan
muhalif dinamiklerde yarattığı olumlu etki açısından dahi bu çıkış
desteklenmelidir! Bu çıkıştan sonra gerek Doğuş arkadaştan gerekse başta
sol görünümlü CTP ve TDP’li tüm diğer “seçilmişlerden” beklentiler daha
da artmıştır! Doğuş yada kendini “solcu” ilan eden bir başka “seçilmiş”
önümüzdeki süreçte atılacak ayrılıkçı, emek düşmanı ya da
anti-demokratik uygulamalara öyle kolay kolay sessiz kalamaycaklardır.
Doğuş Derya arkadaş bugünden sonra bu duruşu koruyabilecek midir? Bunu
süreç gösterecektir ve koruyabildiği oranda rejimle çatışmak durumunda
kalacağı ve bizim desteğimizi alacağı bellidir, koruyamadığı oranda halk
tarafından CTP-TDP gibi yapılar içerisindeki Doğuş gibi arkadaşların
dahi günün sonunda rejimle bütünleşeceği ortaya çıkacaktır ki bu da
halkın CTP-TDP gibi rejimle barışık partilerin daha da teşhir olması
bakımından olumludur!
Şunu aklımızdan çıkarmamamız lazımdır ki;
toplumsal bilinç ve buna bağlı gelişen mücadeleler sabahtan akşama
ortaya çıkmazlar! Bugün yaşananlara benzer süreçler yaşanmalı ve bizler
bu yaşananlardan toplumsal ve sınıfsal bilinçlenme anlamında en iyi
kazanımların elde edilmesi için yararlanmayı bilmeliyiz. Bunu yapmaktan
aciz ve sadece herşeyi eleştirerek bir yerlere varmak mümkün değildir!
Bizler bugün Doğuş arkadaşın kendi kapsamında ortaya koyduğu onurlu
duruşu desteklemekle ne onun yanlış siyasal zeminini destekliyoruz ne de
Doğuş arkadaş ve onun gibilerin bu yanlış siyasal zeminden kopmadıkça
köklü kazanımların elde edilebileceğini savunuyoruz! Hayır biz sadece
Doğuş arkadaştan beklenebilecek en ileri çıkışı yapabilecek cesareti
göstermesini destekliyoruz. Buna karşı gerici işgal rejiminin,
ayrılıkçı, anti-demokratik saldırganlığı karşısında onu destekleme ve
onun bu duruşu koruması, koruduğu ölçüde rejimle çatışıp rejimle barışık
CTP çizgisinden uzaklaşması yönünde ona destek çıkıyoruz.
Biz
bunu yaparken kendini ülkenin hatta dünyanın tek Marksist-Leninist
siyaseti ilan edenlerin, Doğuş arkadaşın bu çıkışına yukarıda çizdiğimiz
çerçevede destek çıkan bizler dahil herkesi kolaycı bir şekilde CTP
kuyrukçuluğu yada burjuva siyasete teslim olma şeklinde eleştirmeye
çalışmaları komiktir. Bir yandan komik, diğer yandan ise pratikten ve
hayattan kopuk, uzaktan üretilen teorilerin, üretenler ne kadar
Marksizmle haşır neşir de olsa, Marksizmin temel gereklerinden olan
diyalektikten kopuk olabileceğini göstermesi bakımından ders vericidir.
Yani yaşananlardan dersler çıkararak ilerlemeye ve sömürü düzenine karşı mücadeleyi yükseltmeye devam ediyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder