Ülkemizin kuzeyinde geçerli “ASGARİ ÜCRETLER YASASI”nın “İşverenlerin Sorumluluğu” maddesine göre;
“Hizmet sözleşmelerine ve toplu iş sözleşmelerine, asgari ücretlerden daha düşük ücret ödenmesini öngören hükümler konamaz.
İşverenler, işçilere toplu iş sözlesmesi ve/veya hizmet akitleri ile
sağlanan fiili ücretler dişındaki yemek yardımı, evlenme yardımı, çocuk
yardımı, aile yardımı, elbise yardımı ve benzer sosyal yardımlar
nedeniyle asgari ücretten herhangi bir indirim yapamazlar”
Bugün
bir günlük gazetede yayınlanan bir iş ilanında ise “Ev işlerinde
yardımcı olabilecek, aile yanında yatılı kalabilecek yabancı (Flipinli,
Vietnamlı, vb.) bayan eleman aranıyor. Oda ve yemek verilecektir. Maaş:
800 TL” ifadeleri ile ülkedeki durum açıkca ortaya seriliyor.
Yasada
açıkca belirtildiği üzere yemek yada barınma gibi ek hizmetlerden
dolayı asgari ücretin altında maaş verilmesi yasaklanmasına rağmen,
yardımcı bayan arayan ve işveren pozisyonundaki birisi veya birileri
asgari ücretin çok çok altında bir maaşa çalışan aradığını ilan
edebiliyor.
Ülkemizde özellikle uzakdoğu ve orta Asaya ülkelerinden
getirilen çok sayıda işçinin bu şekilde çok düşük maaşlara
çalıştırıldığını bilmeyen, duymayan yok. Dahası bu şekilde işçi arayan
kişi yada firmalara işçi sağlamak için çalışan taşeron firmalar olduğu
dahi biliniyor.
Ancak bugüne kadar açıkça bunun ilan edildiğini
görmemiştik. Belli ki bu ilanı veren kişi yada kişiler ülkemizin
kuzeyinde çok yaygın bir hale dönüşmüş olan bu yasa tanımazlığı ve köle
işçiliği o kadar doğal görmüşler ki böyle bir ilan vermekten de
çekinmemişler.
Denebilir ki çalışana barınma ve yemek veriliyor,
bunun bir karşılığı olmaz mı? Peki işveren bu işçilere kendi
iyilikseverliğinden mi bu olanakları sunuyor? Hayır, işçinin 24 saat
hizmet verebilmesi için orada barınması, bakıcılığını yapacağı kişiler
için hazırlayacağı yameklerden de bir tabak alabilmesine olanak
tanınmasıdır söz konusu olan. Yani işçi yasada belirtilen günlük 8 saat,
haftalık 40 saatten çok daha uzun bir süre çalışacak, bunun
karşılığında yeyceği bir tabak yemek için geçtik ek mesai ödeneğini,
asgari ücreti dahi alamayacak!
Çoğu zaman İngilizce dahi bilmeyen,
ülkedeki çalışma yasaları hakkında hiçbir bilgisi olmayan, çoğunun aracı
taşeron firmalar tarafından senetlerle, pasaportlarına el konulması ile
her türlü baskı ve tehditle yüz yüze kaldığı, kime, nereye
başvurabileceklerini bilmeden çalışan bu kişiler tam anlamı ile köle
işçi haline getirilmiş durumdadırlar!
Ülkemizde hızla yayılan bu
duruma karşı hükümetteki sermaye temsilcilerinden bir adım atmalarını
beklediğimiz yoktur elbette, peki ya kendine işçi sendikası deyen emek
örgütleri buna karşı ne yapıyorlar?
Bu koşullarda çalışan binlerce
işçinin vatandaş olmaması bu konuda gerekli mücadelenin verilmemesine
kabuledilebilir bir gerekçe olabilir mi?
Kesinlikle hayır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder