26 Aralık 2013 Perşembe

Yeterli düzeyde ücret, insanca yaşayabilme olanağı!

Asgari ücretin belirlenmesi ile ilgili olarak bir kez daha işçileri ve emekçileri açlığa, yoksulluğa mahkum eden bir süreç yaşanıyor.
Asgari ücret bizzat yönetici makamlar tarafından belirlendiği gibi; işçilere günlük 8 saat ve 5 çalışma günü için haftalık 40 saate karşılık ödenen ve işçi ile eşinin ve üç veya beş çocuğunun yeterli beslenme, sağlıklı konut, giyim, aydınlatma ve ısıtma, ulaşım, çağdaş düzeyde sağlık servisi, eğitim, kültür, dinlenme, eğlence ve benzeri temel gereksinmelerini geçerli fiyatlar üzerinden karşılamaya yetecek miktarda olması gereken ücrettir. Günlük 8 saati veya haftalık 5 günü aşan süreler için ise ek mesai ödenmesi zorunludur. 
Bu kıstaslar dikkate alınarak yine bizzat “Devlet Planlama Örgütü” tarafından hazırlanan veriler dikkate alınması gerekmektedir. Yönetici makamların kendi kontrollerindeki kurumların hazırladığı verilere göre: Hane halkı çalışan sayısı ortalama 1.03, hane içi yaşayan sayısı ise ortalama 2.82’dir. Bunun anlamı 1.03 kişinin alacağı en düşük aylık maaş, en az 2.82 kişinin yaşamlarını sürdürebilmek için bir aylık minimum giderlerini karşılaması gerekmektedir. Yine aynı kurumun hazırladığı fiyat verilerine göre bu rakamların sonucunda ortaya çıkan olması gereken en düşük asgari ücret tüm kesintilerden sonra 1900 ile 2000 TL arasındadır. 
Bu arada şunu belirtmek gerekmektedir ki; Devlet Planlama Örgütü tarafından en son açıklanan veriler Ekim 2011’e kadardır. Ve yine aynı kurum tarafından yapılan açıklamalara göre son bir yıllık enflasyon % 10 civarındadır. Buna göre bir önceki yıl belirlenen 1415 TL’ye en az %10’luk bir artış yapılmalıdır. Ancak bir önceki yıl belirlenen 1415 TL, tüm verilere ters olan ve asgari ücrete çalıştırılan onbinlerce işçiyi açlığa mahkum eden bir rakamdır. 
Geçmiş UBP Hükümeti döneminde hızla yoksullaşan işçiler, son beş aylık CTP-DP Hükümeti döneminde peş peşe yapılan zamlarla daha da kötü yaşam koşullarına mahkum edilmektedir.
Ekonomik yaşamın belirlenmesi için kullanılan veriler günümüz teknik olanakları da dikkate alındığında çok hızlı bir şekilde güncellenebilmeli ve işçilerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için almaları gereken en düşük ücret olan asgari ücret olması gereken düzeye yükseltilmelidir.
İşçilerin kendi örgütleri olan sendikalarda örgütlü olmayışları ve bu yönde gerekli baskıyı oluşturamamaları ortaya çıkan bu tablonun en önemli nedenlerindendir. Sermaye kesimleri kendi aralarındaki rekabete rağmen bir çok farklı örgütlenme ile işçileri daha ağır sömürüye mahkum ederek daha da zenginleşmek için güç birliği yapmaktadırlar. İşçilerin kendi sendikalarında örgütlenerek haklarını aramaları karşısında ise her türlü baskıyı uygulamaktadırlar. İşçiler, emekçiler olarak kendi yaşamlarımızı hak ettiğimiz gibi insanca sürdürebilmek için tüm baskılara rağmen örgütlenmeli ve güçlerimizi birleştirmeliyiz.
Bizler biliyoruz ki hiç bir sömüren bize kendi eliyle daha iyi bir yaşam sunmayacaktır!
Yeterli düzeyde ücret, insanca yaşayabilme olanağı ancak biz örgütlenerek güçlerimizi birleştirirsek mümkün olacak!
Ancak bizler kendi yaşamlarımıza sahip çıkarsak ve sömürenlerin karşısına birlikte dikilirsek insanca bir yaşamı kurmak mümkün olacak!
Daha iyi bir yaşam için sendikalarda örgütlenelim, gücümüzü sömürünün karşısına dikelim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder