13 Ağustos 2013 Salı

Dogus Derya'nın yemin töreninde ortaya koyduğu duruş nedir? Bu duruş desteklenmeli mi? Yada neresi desteklenmeli?

Öncelikle Doğuş arkadaşımızın bir komünist olduğunu düşünmediğimizi, bugün eylemini gerçekleştirdiği kürsünün ise sosyalist bir ülkenin değil, işgal rejiminin kürsüsü olduğunu belirtelim.

Doğuş uzun yıllardır ülkedeki bir çok toplumsal sorunla ilgili ilerici tavır alan demokratik kişiliğe sahip bir arkadaşımızdır. Kendisi ülkedeki ilerici, demokrat kişilerin çok büyük bir bölümünün olduğu gibi bizim rejim partisi olarak kabul ettiğimiz partilere üyedir ve bu partiler içerisinde mücadele etmektedir. Bu konumları onları kendi kişisel özellikleri ne isterse olsun, günün sonunda mevcut rejimin sürüdürülmesine katkı koyar pozisyona koymaktadır. Çünkü özellikle Doğuş Derya gibi muhalif kişilikler sayesinde kitlelerin rejimle bütünleşmiş partilerden kopmalarının önüne geçilmektedir. Buraya kadar olan saptamaları yapmak için çok da büyük analizler yapmaya gerek yoktur. Ve bizler de bu olguların bilincindeyiz.

Peki bu olgular ortadayken Doğuş Derya arkadaşın bugün yaptığı çıkışı desteklemek bir devrimci komünist için gerekli midir? Bizce gereklidir! Çünkü bu çıkış rejimle bütünleşmiş olan CTP liderliğinin bilgisinde yapılan ve kitleleri CTP’ye yakınlaştırmak için yapılmış değildir, dahası bu çıkış CTP liderliğine rağmen, Doğuş Derya arkadaşın kendi kişisel duruşundan, kendi taşıdığı toplumsal sorumluluk hislerinden kaynaklıdır. Desteklenmelidir çünkü bu çıkışla ortaya konan, kendi yemin metninde ortaya konan siyasal duruşun tamamı desteklenmeycekse dahi; rejimle bütünleşmiş parti liderliğine karşı çıkışı, ortaya koyduğu siyasal yaklaşım ile ülkemizin işgal altındaki kuzey yarısında kurulu yapıya (net bir işgal karşıtlığını dillendirmese dahi) açık bir karşı duruşu dile getirmesi, “emeğin sömürülmediği, adil ve eşit bir düzen”e vurgu yaparak, ayrılıklı KKTC’yi değil, birleştirici federal bir Kıbrıs’ı açıkca destekleyen bir duruştur. Ve bu duruş işgal rejiminin meclis kürsüsünde, işlgal rejimine karşı sergilenen bir duruştur! Bu işgal meclisi içerisinde Doğuş Derya arkadaştan daha ilerisini beklemek zaten boşuna olurdu, çünkü onun böyle bir iddiası zaten bulunmuyordu. Bunun daha ilerisini bu seçimlerde ancak BKP Toplumsal Varoluş Güçleri listesinden o meclise girecek birileri yapabilirdi. Ancak böyle birisi orada bulunmuyor ve ancak BKP Toplumsal Varoluş Güçleri listesinden seçilecek birisinin yapabileceğini CTP’den seçilen birisinden beklemek biraz saflık olurdu. Zaten bu olabilecek olsa o zaman BKP TVG ile CTP arasında bir fark olmamış olurdu, ki siyasi kör olmayan herkes bu farkı görebilmektedir.

Doğuş Derya arkadaş yapabileceğinin en ilerisini yapmıştır ve bugüne kadar Doğuş arkadaştan daha keskin görünümlerle o işgal meclisine girenlerin onun kadar sağlam duramadıkları dikkate alındığında evet Doğuş arkadaşın bu duruşu kendi bağlamında toplumsal sorumluluklarını gözardı etmeyerek yapılan onurlu bir duruştur. Ki burada Doğuş ile birlikte seçilmiş olan ve Doğuş ile benzer duruşlara sahip kişilerin bugün hiç bir duruş sergilemedikleri de dikkate alınmalıdır. Yani Doğuş bugün kendisinin gidebileceği en ileri noktaya giderken onlar çizili sınırların dışına en ufak bir çıkış dahi yapma cesaretini gösterememişlerdir!

Tüm bunlar yanında Doğuş Derya tarafından yapılan kendi yemininde ortaya koyduğu siyasal açılım bizler açısından yetersiz olsa bile, tüm moral değerleri çökmüş olan ve toplumsal mücadeleden umudunu yitirmiş olan muhalif dinamiklerde yarattığı olumlu etki açısından dahi bu çıkış desteklenmelidir! Bu çıkıştan sonra gerek Doğuş arkadaştan gerekse başta sol görünümlü CTP ve TDP’li tüm diğer “seçilmişlerden” beklentiler daha da artmıştır! Doğuş yada kendini “solcu” ilan eden bir başka “seçilmiş” önümüzdeki süreçte atılacak ayrılıkçı, emek düşmanı ya da anti-demokratik uygulamalara öyle kolay kolay sessiz kalamaycaklardır.

Doğuş Derya arkadaş bugünden sonra bu duruşu koruyabilecek midir? Bunu süreç gösterecektir ve koruyabildiği oranda rejimle çatışmak durumunda kalacağı ve bizim desteğimizi alacağı bellidir, koruyamadığı oranda halk tarafından CTP-TDP gibi yapılar içerisindeki Doğuş gibi arkadaşların dahi günün sonunda rejimle bütünleşeceği ortaya çıkacaktır ki bu da halkın CTP-TDP gibi rejimle barışık partilerin daha da teşhir olması bakımından olumludur!

Şunu aklımızdan çıkarmamamız lazımdır ki; toplumsal bilinç ve buna bağlı gelişen mücadeleler sabahtan akşama ortaya çıkmazlar! Bugün yaşananlara benzer süreçler yaşanmalı ve bizler bu yaşananlardan toplumsal ve sınıfsal bilinçlenme anlamında en iyi kazanımların elde edilmesi için yararlanmayı bilmeliyiz. Bunu yapmaktan aciz ve sadece herşeyi eleştirerek bir yerlere varmak mümkün değildir! Bizler bugün Doğuş arkadaşın kendi kapsamında ortaya koyduğu onurlu duruşu desteklemekle ne onun yanlış siyasal zeminini destekliyoruz ne de Doğuş arkadaş ve onun gibilerin bu yanlış siyasal zeminden kopmadıkça köklü kazanımların elde edilebileceğini savunuyoruz! Hayır biz sadece Doğuş arkadaştan beklenebilecek en ileri çıkışı yapabilecek cesareti göstermesini destekliyoruz. Buna karşı gerici işgal rejiminin, ayrılıkçı, anti-demokratik saldırganlığı karşısında onu destekleme ve onun bu duruşu koruması, koruduğu ölçüde rejimle çatışıp rejimle barışık CTP çizgisinden uzaklaşması yönünde ona destek çıkıyoruz.

Biz bunu yaparken kendini ülkenin hatta dünyanın tek Marksist-Leninist siyaseti ilan edenlerin, Doğuş arkadaşın bu çıkışına yukarıda çizdiğimiz çerçevede destek çıkan bizler dahil herkesi kolaycı bir şekilde CTP kuyrukçuluğu yada burjuva siyasete teslim olma şeklinde eleştirmeye çalışmaları komiktir. Bir yandan komik, diğer yandan ise pratikten ve hayattan kopuk, uzaktan üretilen teorilerin, üretenler ne kadar Marksizmle haşır neşir de olsa, Marksizmin temel gereklerinden olan diyalektikten kopuk olabileceğini göstermesi bakımından ders vericidir.

Yani yaşananlardan dersler çıkararak ilerlemeye ve sömürü düzenine karşı mücadeleyi yükseltmeye devam ediyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder